14 Mart 2012 Çarşamba

Öyle bir üzer zaman ki...

Öyle bir üzer zaman ki...

Recai Yahyaoglunun yazisi Zaman geçerken bizler de kendimizden geçeriz… Çünkü zaman ilerledikçe biz artik eski biz degilizdir. Simdiki halimiz ile geçmisteki halimiz arasindaki makas sürekli açilir… Isteyerek veya istemeyerek ya iyi oluruz ya da kötü… Düseriz kalkariz, aglariz güleriz, severiz seviliriz. Bir bakariz ki gülerken yüregimiz kan aglar ya da hiçkiriklar arasindan yüregimiz mutluluga yelken açar… Kisacasi zaman hepimizi farkli olarak baskalastirir. Eritir. Çogaltir. Büyütür. Küçültür. Zirvelere çikarir. Yerin dibine sokar. Çocuklarimiz olur. Saçlarimiza aklar düser. Belimiz egrilir. Damarlarimiz daralir ve daha neler neler… Kimi huylarimiz ve davranislarimiz degisir kimileri ayni kalir. Olumlu degisimin gücünü gördükçe daha fazla degismek isteriz… Enteresandir. Degistikçe buna bagli olarak kimimiz mutlu olur kimimiz üzülür. Bazen bizim üzüldügümüze digerleri sevinir. Bazen ise bizim sevindigimize onlar üzülür… Kimilerini ötekilestirirken digerlerini yakinlastiririz. Ötekiler son anda yardimimiza kosarlar fakat durumumuz yakinlasanlarin umurlarinda bile olmaz… Bu gezegende kimin dost kimin düsman oldugu belli degildir… Para, makam, ask ve hayal kirikliklariyla zamanin içinde savruluruz… Bazen basladigimiz yerde hala durdugumuzu görüp sasariz bazen ise hiç ayrilmayacagimizi sandigimiz yerden kitalar ötesine gider bir anaforun içinde kayboluruz… Durdugumuz yer artik çok uzaklarda kalmistir. Diger yandan ise senelerce dikildigimiz yere hiç ait olmadigimizi düsünebiliriz… Makamlar çok ögreticidir. Insanlarin iki yüzlügünü, hainlik ve gaddarligini buralarda kesfederiz. Koca makamlarda minnacik adamlar tanir, minnacik makamlarda ise dev yüreklerin oldugunu görürüz. Aslinda sinanmak ve hizmet için bu makamlarin geçici aci çekilen yerler oldugunu ögreniriz… Tipki para gibi makamlarda atesten gömlege dönüsür iyi insanlar için… Asik oldugumuzu zannedebiliriz. Oysa ask hastalikli bir duygudur. Duygular cosar akil dumura ugrar. Aklimiz basimiza geldikçe bedenlerin temasini degil ruhlarin sevgisini önemseriz. Ruh ikizimizi arariz da bir türlü bulamayiz. Çünkü bunlarin hepsi uydurmadir… Ruh ikizi yoktur. Ferhat’in aski için dagi delmesi bosunadir… Dagi delmeye degecek sevgi dünyevi olamaz… Zaman geçtikçe üzüntülerimiz birikir… Magaradaki tortular gibi gölgelerimiz bile bir süre sonra bizden uzaklasmaya çalisir… Sevinçlerimiz kisa üzüntülerimiz uzundur. Asik dudaklar gibi günün en aydinlik saatindeki gölgemizle ikindi vaktindeki gölgemiz birbirleriyle bütünlesmek ister… Heyhat… Zaman aktikça zamanin içinde bizlerde akar ve geriye hiç biz zaman dönemeyecek sekilde baskalasiriz… Zaman her seyin ilaci degil, aslinda herkesin ustasidir… O ögretir bize hayatin geçiciligini… Unvanlarin, servetlerin, makamlarin ve hemen her seyin bos oldugunu… Servetin sikintimizi arttirdigini görürüz… Biz bizi sevenleri hayal kirikligina ugratirken, askin, sevginin ve dostlugun baska anlamlarinin oldugunu ögreniriz… Dogarken agladigimiz gibi ölürken de çogu kez sonumuza aglamak yakisir…
Kaynak: http://www.moralhaber.net/
Haberi Oku
Etiketler: , Bediüzzaman Haberleri, Kültür Haberleri, dünya haberleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder